30 Kasım 2012 Cuma
50 YIL ÖNCESİNDEN, SEMTİMİZ...
Fotografa dikkatli bakınca, AKM'nin bile henüz inşaa halinde olduğunu göreceksiniz... Tabii Park Oteli'ni de... Semtimizin siyah beyaz halleri...
PARK OTEL NEREDE ?
Değerli okurlar ve derneğimizin üyeleri. Biliyorsunuz, derneğimizini kuruluş amacı Park Oteli'in, kentin bağrına bir hançer gibi saplanan fazla katlarını yıktırmak ve beldemizde işlenen bir imar suçuna engel olmaktı. Bunu büyük oranda yerine getirdik. Elbette daha uğraşacağımız (ilgili) işlerimiz daha var. Ama denizden bakınca, nasıl göründüğünü görmek isterseniz diye, Üsküdar tarafından bir fotografını koyduk sayfamıza. Dış cephesinde birden çok bina var gibi ve boya işleri de bitince çevreye uyumu sağlanacak... Bu hale gelmesi bile yıllarımızı aldı.
9 Kasım 2012 Cuma
Taksim Gezi Parkı için, imza topladık...
Biliyorsunuz, bir süredir Taksim Meydanı ve Gezi Parkı üzerine tatsız girişimler var. Hatta meydan projesi (!) için yollar kapatıldı bile. Ayrıca Gezi Parkı'na da saçma sapan bir yapılaşma öngörülüyor. Konuya ilişkin bir haberi Radikal Gazetesi'nden aldık. Bizler de dernek olarak gidip imza attık ve imza toplanmasına katıldık. Her akşam 18-21 arası Taksim PTT önünde imza toplanıyor. Siz de gidin ve imzanızı verin lütfen... Fotografta YK üyemiz sevgili Poliksemi Moskovaki hanım imza topluyor.
Aylardır tartışılan ve sır gibi saklanan Taksim Topçu Kışlası projesini Radikal ele geçirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi adına projeyi hazırlayan mimar Halil Onur tarihi kışlanın eski fotoğraflarıyla birlikte yeni halini İstanbul 2 No’lu Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na sundu. Normal bir apartman dairesiyle karşılaştırıldığında yeni yapılacak kışlanın yüksekliği 5 katlı, kulelerin yüksekliği ise 10 katlı bir apartmana denk geliyor. Projede kışlanın ortasında bir de buz pisti görülüyor. Çevrecilerin aylardır ağaçların kesilmemesi yönünde eylem yaptığı Gezi Parkı, bu plana göre tamamen ortadan kalkıyor. Projeyi desteklemediğini söyleyen Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ise “Yeşil alan korunmalı” diyor. Yaklaşık 3 haftadır devam eden hararetli tartışmalara rağmen Koruma Kurulu üyeleri henüz bu projeyi kabul etmedi.
Projeye göre binanın bazı bölümlerinde 3, bazı bölümlerinde ise 2 bodrum var: 3 bodrum kat olan yerde bir kat otopark olarak tasarlanmış. Zemin artı bir kat olarak da tasarlanan ana binaların çatı yüksekliği 15 metre 40 cm. Dört köşedeki kulelerin yüksekliği ise 27 metre 95 cm.
Kışla, Gezi Parkı’nı çepeçevre kaplayacak. Zemin katta 10’dan fazla dükkân ‘kafeterya’, beş dükkân ‘kitap satış’ bir dükkân da ‘sanat galerisi’ olarak belirlenmiş. Üst kat ise ‘Müze/sergi’ alanı görünüyor. Herkesin ortak fikri İstanbul’un en önemli kamusal alanının açık bir yarışma ile şeffafça tartışılması. Projenin mimarı Halil Onur da aynı fikirde!
‘Önce Gökkafes’i yıkıp Dolmabahçe Parkı’nı ihya edelim
Mücella Yapıcı (Mimarlar Odası): Eğer kışla yerinde olsaydı korunması için biz de mücadele ederdik. Halil Onur da iyi bilir ki, bir yapının ihya edilmesi için o alanın boş olması gerek. Ama orası boş bir alan değil. Gezi, Cumhuriyet dönemi şehircilik mirasıdır. İlk açık alan uygulaması, toplumsal belleği, kentsel mirasıdır. Özellikle deprem riski olduğu düşünüldüğünde burası vazgeçilmez bir açık alan. Beyoğlu’ndaki yeşil alan standardı zaten olağanüstü düşüktür. Var olan bütün yeşil alanların altı otopark yapılarak betonlaştırılmıştır. Bir de üstüne, Gezi Parkı’nda var olan yeşilliği yok etmek, ağaçları kesmek, Taksim’in nefesini kesmektir. Şöyle bir çelişki var: Bir yandan siz var olan bütün tarihi binaları, Tarlabaşı’nda, Sulukule’de, Süleymaniye’de yıkıp, Emek Sineması’nı da yıkıp, ondan sonra burada olmayan birtakım şeyleri inşa etmeye kalkarsanız buna yalancı bir tarih inşa etmek denir. Eğer şimdi bir şeyleri ihya edeceksek önce Gökkafes’i yıkıp Dolmabahçe Parkı’nı ihya edelim. The Marmara Oteli’ni yıkıp altındaki eski Osmanlı Bankası’nı ihya edelim gibi birtakım fikirlere de varırız.
‘Yıkılması da yeniden yapılması da hata’
Tayfun Kahraman (Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı): Topçu Kışlası’nın yıkılması ne kadar hatalıysa, bugün yeniden yapılması bir o kadar hatalı. Çünkü 19. yüzyıldan kalma bir yapı taklit edilerek betonarme bir replikası yapılacak, bu bir ihya değil taklit projesi olabilir ancak. İstanbul’un en önemli kamusal mekânı, kültür merkezi adı altında işgal ediliyor. Taksim Kışlası’nın inşasıyla birlikte alan çok boğucu bir meydan haline gelecek.
‘Taksim en önemli meydanımız’
Prof. Mete Tapan (Eski 2 No’lu Koruma Kurulu Başkanı): Taksim kadar önemli başka bir meydanımız yok. Çünkü hem İstanbul’un kentsel kimliğinin vazgeçilmez bir parçası hem de Cumhuriyet tarihinin simgesel bir mekânı. Gezi Parkı’nın ise yeşil alan vasfını koruduğu çok açık. 3194 sayılı yasaya göre eğer bu ağaçlar yok olacaksa bölge içinde aynı büyüklükte başka bir yeşil alan oluşturulması lazım. Fakat buradaki ağaçlar en azından 70 yıllık... Bunun yanında bir binanın koruma yasası açısından restitüe edilmesinin temel sebebi asıl fonksiyonuyla yaşatılmasıdır. Burada ise kışlaya bambaşka bir fonksiyon getiriliyor. Burası için bir yarışma açılmasından, topluca konuşmaktan yanayım. Katılımcı demokrasi budur.
‘Ağlayan bina yapacaksınız’
Hakan Kıran ( Haliç Metro Köprüsü mimarı): Tek başına Topçu Kışlası’nı yapmanız onu geri getirmez. Ceylan Otel, The Marmara, Hilton, Gökkafes, Swissotel’i yıkabiliyorsak, ‘‘Eski geleneksel dokuyu tamamlayacağız’’ deriz. Kışlanın olduğu dönemde, The Marmara’nın yeri boştu, AKM’nin yerinde bir köşk vardı. Kışla o organizmanın bir parçasıydı. Bunu yapamayacaksak, Topçu Kışlası’nı yapıp içine ruh bile koysanız, onu zavallılaştırırsınız. Ağlayan bina yapacaksınız. Halil Onur restorasyonu bilir, kendi içinde doğru bir iş yapmıştır. Fakat restorasyon ne kadar başarılı olursa olsun çevresiyle uyumsuzluk içinde olursa ruhu eksik kalır.
‘Tek eksiğimiz buz pateniydi’
Hasan Çalışlar (Erginoğlu&Çalışlar Mimarlık): Bina yapabilmek amacıyla bir restitüsyon projesi uydurulmuş. Kışlanın ortasına buz pisti koymuşlar, altına da basmışlar dükkânları! McDonald’s, lahmacuncu olmayacak belki ama yerine başkaları gelecek. Üst katını da ‘kültür aktivitesi yapacağız’ diyebilmek için kent müzesi olarak planlamışlar. Başlı başına bir kepazelik. Yarın öbür gün ne kadar eski bina varsa taklidini yapmaya kalkarsak nasıl bir şenlik olacağını siz düşünün. O zaman Osmanlı camilerinin altındaki Bizans sarnıçlarını da yapalım. Her şeyi beceriyoruz ama yeşil alan yaratmayı beceremiyoruz.
‘Gezi Parkı bir kent ormanı değil ki’ Mimar Halil Onur Projem mükemmel demiyorum. Her projenin eksileri, artıları vardır. Tüm ağaçları koruyabilmeyi tercih ederdik ama burası bir kent ormanı değil. Binanın oturduğu alandaki ağaçlar kesilecek, taşınabilenler taşınacak. Elbette Gezi Parkı da değerli, biz ikisini de yaşatmaya çalışıyoruz. Bu kışlanın simgesel değeri çok önemli, oryantalist üslubun belki de en düzgün örneğiydi.
Kışlada otel ya da cami olmayacak. İçinde kafeler, pastaneler, kitapçılar olacak. AKM tarafında da sergi salonları, galeriler olacak. Gezi’nin kamuya kapatılması gibi bir önerimiz yok. Ama tabii ki bir düzen getirilmek zorunda. Her elini kolunu sallayan kafeye, restorana girsin demek doğru değil. Herkes her yere girebilir mi? Meydan bir yarışmayla tasarlansaydı deniyor, keşke! Yüzde yüz hemfikirim. Bu bir fikir projesidir, nihai değil. Eleştiriye her zaman açığım ama dergilerde yazılar yazan meslektaşlarımın yüzde 90’ının projeye dair hiçbir bilgisi yok. Hiçbiri projeyi tartışmadı benimle. En yakın zamanda meydanda bir sergi açarak maketi, projeyi, tüm belgeleri paylaşacağız.
Projeye göre binanın bazı bölümlerinde 3, bazı bölümlerinde ise 2 bodrum var: 3 bodrum kat olan yerde bir kat otopark olarak tasarlanmış. Zemin artı bir kat olarak da tasarlanan ana binaların çatı yüksekliği 15 metre 40 cm. Dört köşedeki kulelerin yüksekliği ise 27 metre 95 cm.
Kışla, Gezi Parkı’nı çepeçevre kaplayacak. Zemin katta 10’dan fazla dükkân ‘kafeterya’, beş dükkân ‘kitap satış’ bir dükkân da ‘sanat galerisi’ olarak belirlenmiş. Üst kat ise ‘Müze/sergi’ alanı görünüyor. Herkesin ortak fikri İstanbul’un en önemli kamusal alanının açık bir yarışma ile şeffafça tartışılması. Projenin mimarı Halil Onur da aynı fikirde!
‘Önce Gökkafes’i yıkıp Dolmabahçe Parkı’nı ihya edelim
Mücella Yapıcı (Mimarlar Odası): Eğer kışla yerinde olsaydı korunması için biz de mücadele ederdik. Halil Onur da iyi bilir ki, bir yapının ihya edilmesi için o alanın boş olması gerek. Ama orası boş bir alan değil. Gezi, Cumhuriyet dönemi şehircilik mirasıdır. İlk açık alan uygulaması, toplumsal belleği, kentsel mirasıdır. Özellikle deprem riski olduğu düşünüldüğünde burası vazgeçilmez bir açık alan. Beyoğlu’ndaki yeşil alan standardı zaten olağanüstü düşüktür. Var olan bütün yeşil alanların altı otopark yapılarak betonlaştırılmıştır. Bir de üstüne, Gezi Parkı’nda var olan yeşilliği yok etmek, ağaçları kesmek, Taksim’in nefesini kesmektir. Şöyle bir çelişki var: Bir yandan siz var olan bütün tarihi binaları, Tarlabaşı’nda, Sulukule’de, Süleymaniye’de yıkıp, Emek Sineması’nı da yıkıp, ondan sonra burada olmayan birtakım şeyleri inşa etmeye kalkarsanız buna yalancı bir tarih inşa etmek denir. Eğer şimdi bir şeyleri ihya edeceksek önce Gökkafes’i yıkıp Dolmabahçe Parkı’nı ihya edelim. The Marmara Oteli’ni yıkıp altındaki eski Osmanlı Bankası’nı ihya edelim gibi birtakım fikirlere de varırız.
‘Yıkılması da yeniden yapılması da hata’
Tayfun Kahraman (Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı): Topçu Kışlası’nın yıkılması ne kadar hatalıysa, bugün yeniden yapılması bir o kadar hatalı. Çünkü 19. yüzyıldan kalma bir yapı taklit edilerek betonarme bir replikası yapılacak, bu bir ihya değil taklit projesi olabilir ancak. İstanbul’un en önemli kamusal mekânı, kültür merkezi adı altında işgal ediliyor. Taksim Kışlası’nın inşasıyla birlikte alan çok boğucu bir meydan haline gelecek.
‘Taksim en önemli meydanımız’
Prof. Mete Tapan (Eski 2 No’lu Koruma Kurulu Başkanı): Taksim kadar önemli başka bir meydanımız yok. Çünkü hem İstanbul’un kentsel kimliğinin vazgeçilmez bir parçası hem de Cumhuriyet tarihinin simgesel bir mekânı. Gezi Parkı’nın ise yeşil alan vasfını koruduğu çok açık. 3194 sayılı yasaya göre eğer bu ağaçlar yok olacaksa bölge içinde aynı büyüklükte başka bir yeşil alan oluşturulması lazım. Fakat buradaki ağaçlar en azından 70 yıllık... Bunun yanında bir binanın koruma yasası açısından restitüe edilmesinin temel sebebi asıl fonksiyonuyla yaşatılmasıdır. Burada ise kışlaya bambaşka bir fonksiyon getiriliyor. Burası için bir yarışma açılmasından, topluca konuşmaktan yanayım. Katılımcı demokrasi budur.
‘Ağlayan bina yapacaksınız’
Hakan Kıran ( Haliç Metro Köprüsü mimarı): Tek başına Topçu Kışlası’nı yapmanız onu geri getirmez. Ceylan Otel, The Marmara, Hilton, Gökkafes, Swissotel’i yıkabiliyorsak, ‘‘Eski geleneksel dokuyu tamamlayacağız’’ deriz. Kışlanın olduğu dönemde, The Marmara’nın yeri boştu, AKM’nin yerinde bir köşk vardı. Kışla o organizmanın bir parçasıydı. Bunu yapamayacaksak, Topçu Kışlası’nı yapıp içine ruh bile koysanız, onu zavallılaştırırsınız. Ağlayan bina yapacaksınız. Halil Onur restorasyonu bilir, kendi içinde doğru bir iş yapmıştır. Fakat restorasyon ne kadar başarılı olursa olsun çevresiyle uyumsuzluk içinde olursa ruhu eksik kalır.
‘Tek eksiğimiz buz pateniydi’
Hasan Çalışlar (Erginoğlu&Çalışlar Mimarlık): Bina yapabilmek amacıyla bir restitüsyon projesi uydurulmuş. Kışlanın ortasına buz pisti koymuşlar, altına da basmışlar dükkânları! McDonald’s, lahmacuncu olmayacak belki ama yerine başkaları gelecek. Üst katını da ‘kültür aktivitesi yapacağız’ diyebilmek için kent müzesi olarak planlamışlar. Başlı başına bir kepazelik. Yarın öbür gün ne kadar eski bina varsa taklidini yapmaya kalkarsak nasıl bir şenlik olacağını siz düşünün. O zaman Osmanlı camilerinin altındaki Bizans sarnıçlarını da yapalım. Her şeyi beceriyoruz ama yeşil alan yaratmayı beceremiyoruz.
‘Gezi Parkı bir kent ormanı değil ki’ Mimar Halil Onur Projem mükemmel demiyorum. Her projenin eksileri, artıları vardır. Tüm ağaçları koruyabilmeyi tercih ederdik ama burası bir kent ormanı değil. Binanın oturduğu alandaki ağaçlar kesilecek, taşınabilenler taşınacak. Elbette Gezi Parkı da değerli, biz ikisini de yaşatmaya çalışıyoruz. Bu kışlanın simgesel değeri çok önemli, oryantalist üslubun belki de en düzgün örneğiydi.
Kışlada otel ya da cami olmayacak. İçinde kafeler, pastaneler, kitapçılar olacak. AKM tarafında da sergi salonları, galeriler olacak. Gezi’nin kamuya kapatılması gibi bir önerimiz yok. Ama tabii ki bir düzen getirilmek zorunda. Her elini kolunu sallayan kafeye, restorana girsin demek doğru değil. Herkes her yere girebilir mi? Meydan bir yarışmayla tasarlansaydı deniyor, keşke! Yüzde yüz hemfikirim. Bu bir fikir projesidir, nihai değil. Eleştiriye her zaman açığım ama dergilerde yazılar yazan meslektaşlarımın yüzde 90’ının projeye dair hiçbir bilgisi yok. Hiçbiri projeyi tartışmadı benimle. En yakın zamanda meydanda bir sergi açarak maketi, projeyi, tüm belgeleri paylaşacağız.
14 Şubat 2012 Salı
PLANLAR ASKIDA VE HUKUK DEVREYE GİRMELİ
Sular İdaresi'nin arkası camii olarak işaretlenmiş...
Değerli arkadaşlar, asagidaki linkte Beyoğlu İlçesi Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi'nin 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planları bulunuyor. Bugün İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinde onaylanmış ve ilana çıkmış. 14 Mart'a kadar da ilanda olacak. Bence buna da itiraz etmeliyiz ve dava açmalıyız.
30 Ocak 2012 Pazartesi
TAKSİM MEYDANI İSTANBULLULARINDIR...
Yörüklerde kullanılan Çarpana isimli ve ortaklaşa dokuma yapılan bir aletle, birliğimiz vurgulandı... İlginçti...
Anadolu da Yörüklerin kullandığı imece usulü çalışan bir dokuma aleti. Adı ÇARPANAAnadolu da Yörüklerin kullandığı imece usulü çalışan bir dokuma aleti. Adı ÇARPANA
Anadolu da Yörüklerin kullandığı imece usulü çalışan bir dokuma aleti. Adı ÇARPANAAnadolu da Yörüklerin kullandığı imece usulü çalışan bir dokuma aleti. Adı ÇARPANA
Biliyorsunuz, Taksim Meydan planları ve katılım yolları için düşünülen yer altı yolları; Ayaspaşa'dan geçmesi kadar; bütün İstanbulumuz'u da ilgilendirdiği ölçeğiyle, en başta bizi çok iilgilendiriyor... Geçen hafta sonu Gezi Parkı'nda buluşuldu ve meselenin kamuoyu oluşumu açısından olduğu kadar hukuki yönleriyle takip edileceği belirtildi... Katılımcı toplamının şöyle bir de adresi var... Bilgilerinize, ilginize
25 Ocak 2012 Çarşamba
BU PAZAR, TAKSİM PLANLARI İÇİN BULUŞUYORUZ
29 Ocak 2012 Pazar saat 11.00-14.00 arasında Taksim Gezi Parkı'nda İstanbul'un tüm semtlerinde oturanlarla, İstanbul'un gerçek sahipleriyle büyük bir buluşma gerçekleştiriliyor. Bu buluşmaya lütfen katılınız. Taksim'de yapılmaya kalkışılan işin ne olduğunu lütfen iyi bir şekilde sorgulayın. Taksim'de ne yapılmak isteniyor? Kime, ne yararı var? Kim istedi de, bu işe kalkışıldı? Saygı ve sevgiyle
24 Ocak 2012 Salı
MEHVEŞ EVİN'DEN TAKSİM MEYDANI YAZISI
Gümüşsuyu'ndan Taksim Meydan'a çıkışımız böyle olacak...
mehves.evin@milliyet.com.tr
Tek sıra yürüyün lan!Türkiye’nin tartışmasız en önemli kamusal alanı, Taksim Meydanı... Şimdi ‘yayalaştırılacak’, ama nasıl? Yedi noktasından ‘dalış tünelleri’ kazılarak, bir otoban kavşağına dönüşecek. İnsanlar, bağlantı yollarından meydana ulaşmak için tek sıra halinde yürümeye mecbur edilecek! Şehrin fertlerini birebir ilgilendiren her konuda olduğu gibi, Taksim’i yayalaştırma projesi de Başbakan’ın emri ve İBB Meclisi’nin kararıyla tepeden inerek uygulamaya konmak üzere. Tabii tartışmaların eksik kalmasının bir sebebi de, insanların sözcükleri gerçek anlamına göre yorumlaması.Normal vatandaş, “Taksim yayalaştırılacak mıymış? E güzeeel !” diyor.Oysa T.C.’de yaşayan ve yaşatılan herkesin, şimdiye kadar öğrenmiş olması gereken bir numaralı madde şu: Şehircilik adına üretilen ‘proje’ler vatandaş, çevre veya şehrin yararına değil, özel sektör ve devlet yararına bir ‘yeniden düzenleme’ anlamına geliyor.‘Taksim’in yayalaştırma projesi’ bunun son örneği. Zira mimar, şehir planlamacı ve sivil toplum örgütlerinden aldığımız bilgilere göre ‘yayalaştırma’ denilen şey, aksine yayalar için hayatı ‘zorlaştırmak’tan ibaret.Taksim’e çıkan en güzel yollardan Gümüşsuyu’na Haşim İşçan geçidi gibi ‘dalış’ tüneli planlanıyor. O ağaçlar tez kesile!‘Yayalaştırma’ projesinde meydandan İstiklal dışında doğrudan bağlantı olmayacak.Taksim’e alttan dalıyoruzPeki nasıl? Taksim Platformu’nda yer alan mimar, şehir plancıları ve sivil toplum örgütleri geçen hafta bir toplantı düzenledi. Detaylarını bianet ’ten aldığım toplantıdan başlıklar şöyle:* Sunulan projede, Gümüşsuyu, Sıraselviler, Mete, Tarlabaşı ve Cumhuriyet Caddeleri’nde derinliği 10, uzunluğu 70 metreyi bulan devasa yarıklar açılıp dalış tünelleriyle meydanlara inilecek.* Platform, kentin en önemli kamusal mekanının dalış tünelleriyle bir otoban kavşağına dönüştürülmesinin Taksim’i insansızlaştıracağını söylüyor.* Bu projeyle, kaldırımların servis yoluna dönüşüp, ağaçların kesileceği ve yürüyerek Taksim’e çıkmanın imkansız hale geleceği ve ulaşım sorununun çözülmeyeceği belirtildi.* Tünellerin çok eski bir sistem olduğunu söyleyen platform üyeleri, dünyadaki şehirlerin bunlardan kurtulmaya çalıştığını anlattı. Bu tünel sistemine göre, Taksim’e ulaşmak için ya metro ya da araç kullanmak zorunda kalınacak.Gösteri zor yapılırPlatform, Taksim’in yeni bir düzenlemeye ihtiyacı olduğunu ancak bunun Taksim’in esnafı, ziyaretçisi ve yaşayanıyla birlikte düşünülmesi gerektiğini savunuyor. Dalış tünellerinin yapımının kesinlikle iptal edilmesi, yerine ne yapılacağına da birlikte karar verilmesi gerektiğini vurguluyorlar.Radikal’de yayınlanan yazısında Ömer Kanıpak, bu projenin sonunda Taksim’in neye benzeyeceğini şöyle tasvir ediyor: “Taşkışla’nın önünden Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nun arkasından, Maçka’ya bir yürümeye çalışın. Üstüne Çağlayan’daki yeni adliyenin önündeki düzlükte bir dolaşın. Tebrikler, şimdi Taksim’in yayalaştıktan sonra olacakları tecrübe ettiniz.”Kadir Topbaş’ın onayını bekleyen ‘Taksim’i yayalaştırma projesi’ sadece İstanbullu için Taksim’i sevimsizleştirmekten, daha az ulaşılır kılmaktan ibaret değil. Gayet politik anlamlar içeriyor. Hürriyet’teki meslektaşım Gila Benmayor’un dikkat çektiği gibi, Taksim, yeni haliyle gösterilerin, 1 Mayıs kutlamalarının yapıldığı bir merkez olmaktan çıkacak.Evet, bize layık görülen bu: Tek sıra yürümek.UZMANLAR YAYALAŞTIRMAYA NE DEDi?* Prof. Dr. Betül Tanbay , projenin kamuoyundan saklanarak ancak altı ayda karar verebilecek Koruma Kurulu’ndan bir haftada geçtiğini hatırlattı. Platform, Koruma Kurulu kararına itiraz etti. Ancak hepimiz biliyoruz ki mesele, sadece hukuki yöntemlerle çözülemeyecek.n Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güzin Kaya, Taksim’e çıkan yedi yolun dalış tünelleriyle kapatılarak Taksim’de yayaların erişemeyeceği çevreden kopmuş meydanlar yaratılacağını söyledi.* Prof. Kaya, insanların tünellerin çevresindeki daracık alanlarda ancak tek sıra halinde yürümek zorunda kalacağını ekledi!* İnsan Yerleşimleri Derneği Başkanı mimar Korhan Gümüş, hükümetin önce karar alıp ihale yaptıktan sonra fikir ürettiğini ve bu sürecin konunun muhatapları uzmanlar ve kentlilere danışılmadan müzakereye kapalı, anti demokratik bir şekilde yapıldığını belirtti.* Gümüş, 1940’ta yıkılarak stada dönüştürülen bugün Taksim Gezi Parkı’nın bulunduğu alanda yer alan Topçu Kışlası’nın yeniden inşası içinse “Kurul topoğrafyayı yok sayıyor. Kışlayı yıkmak kadar tuhaf bir karar da yeniden yapmaktır” dedi.
Tek sıra yürüyün lan!Türkiye’nin tartışmasız en önemli kamusal alanı, Taksim Meydanı... Şimdi ‘yayalaştırılacak’, ama nasıl? Yedi noktasından ‘dalış tünelleri’ kazılarak, bir otoban kavşağına dönüşecek. İnsanlar, bağlantı yollarından meydana ulaşmak için tek sıra halinde yürümeye mecbur edilecek! Şehrin fertlerini birebir ilgilendiren her konuda olduğu gibi, Taksim’i yayalaştırma projesi de Başbakan’ın emri ve İBB Meclisi’nin kararıyla tepeden inerek uygulamaya konmak üzere. Tabii tartışmaların eksik kalmasının bir sebebi de, insanların sözcükleri gerçek anlamına göre yorumlaması.Normal vatandaş, “Taksim yayalaştırılacak mıymış? E güzeeel !” diyor.Oysa T.C.’de yaşayan ve yaşatılan herkesin, şimdiye kadar öğrenmiş olması gereken bir numaralı madde şu: Şehircilik adına üretilen ‘proje’ler vatandaş, çevre veya şehrin yararına değil, özel sektör ve devlet yararına bir ‘yeniden düzenleme’ anlamına geliyor.‘Taksim’in yayalaştırma projesi’ bunun son örneği. Zira mimar, şehir planlamacı ve sivil toplum örgütlerinden aldığımız bilgilere göre ‘yayalaştırma’ denilen şey, aksine yayalar için hayatı ‘zorlaştırmak’tan ibaret.Taksim’e çıkan en güzel yollardan Gümüşsuyu’na Haşim İşçan geçidi gibi ‘dalış’ tüneli planlanıyor. O ağaçlar tez kesile!‘Yayalaştırma’ projesinde meydandan İstiklal dışında doğrudan bağlantı olmayacak.Taksim’e alttan dalıyoruzPeki nasıl? Taksim Platformu’nda yer alan mimar, şehir plancıları ve sivil toplum örgütleri geçen hafta bir toplantı düzenledi. Detaylarını bianet ’ten aldığım toplantıdan başlıklar şöyle:* Sunulan projede, Gümüşsuyu, Sıraselviler, Mete, Tarlabaşı ve Cumhuriyet Caddeleri’nde derinliği 10, uzunluğu 70 metreyi bulan devasa yarıklar açılıp dalış tünelleriyle meydanlara inilecek.* Platform, kentin en önemli kamusal mekanının dalış tünelleriyle bir otoban kavşağına dönüştürülmesinin Taksim’i insansızlaştıracağını söylüyor.* Bu projeyle, kaldırımların servis yoluna dönüşüp, ağaçların kesileceği ve yürüyerek Taksim’e çıkmanın imkansız hale geleceği ve ulaşım sorununun çözülmeyeceği belirtildi.* Tünellerin çok eski bir sistem olduğunu söyleyen platform üyeleri, dünyadaki şehirlerin bunlardan kurtulmaya çalıştığını anlattı. Bu tünel sistemine göre, Taksim’e ulaşmak için ya metro ya da araç kullanmak zorunda kalınacak.Gösteri zor yapılırPlatform, Taksim’in yeni bir düzenlemeye ihtiyacı olduğunu ancak bunun Taksim’in esnafı, ziyaretçisi ve yaşayanıyla birlikte düşünülmesi gerektiğini savunuyor. Dalış tünellerinin yapımının kesinlikle iptal edilmesi, yerine ne yapılacağına da birlikte karar verilmesi gerektiğini vurguluyorlar.Radikal’de yayınlanan yazısında Ömer Kanıpak, bu projenin sonunda Taksim’in neye benzeyeceğini şöyle tasvir ediyor: “Taşkışla’nın önünden Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nun arkasından, Maçka’ya bir yürümeye çalışın. Üstüne Çağlayan’daki yeni adliyenin önündeki düzlükte bir dolaşın. Tebrikler, şimdi Taksim’in yayalaştıktan sonra olacakları tecrübe ettiniz.”Kadir Topbaş’ın onayını bekleyen ‘Taksim’i yayalaştırma projesi’ sadece İstanbullu için Taksim’i sevimsizleştirmekten, daha az ulaşılır kılmaktan ibaret değil. Gayet politik anlamlar içeriyor. Hürriyet’teki meslektaşım Gila Benmayor’un dikkat çektiği gibi, Taksim, yeni haliyle gösterilerin, 1 Mayıs kutlamalarının yapıldığı bir merkez olmaktan çıkacak.Evet, bize layık görülen bu: Tek sıra yürümek.UZMANLAR YAYALAŞTIRMAYA NE DEDi?* Prof. Dr. Betül Tanbay , projenin kamuoyundan saklanarak ancak altı ayda karar verebilecek Koruma Kurulu’ndan bir haftada geçtiğini hatırlattı. Platform, Koruma Kurulu kararına itiraz etti. Ancak hepimiz biliyoruz ki mesele, sadece hukuki yöntemlerle çözülemeyecek.n Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güzin Kaya, Taksim’e çıkan yedi yolun dalış tünelleriyle kapatılarak Taksim’de yayaların erişemeyeceği çevreden kopmuş meydanlar yaratılacağını söyledi.* Prof. Kaya, insanların tünellerin çevresindeki daracık alanlarda ancak tek sıra halinde yürümek zorunda kalacağını ekledi!* İnsan Yerleşimleri Derneği Başkanı mimar Korhan Gümüş, hükümetin önce karar alıp ihale yaptıktan sonra fikir ürettiğini ve bu sürecin konunun muhatapları uzmanlar ve kentlilere danışılmadan müzakereye kapalı, anti demokratik bir şekilde yapıldığını belirtti.* Gümüş, 1940’ta yıkılarak stada dönüştürülen bugün Taksim Gezi Parkı’nın bulunduğu alanda yer alan Topçu Kışlası’nın yeniden inşası içinse “Kurul topoğrafyayı yok sayıyor. Kışlayı yıkmak kadar tuhaf bir karar da yeniden yapmaktır” dedi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)